1 Eylül 2015 Salı

Kendini Bilmenin Felsefesi

Selamlar efenim,

   Bu yazımda insanın doğası ile ilgili bazı kavramları elimden geldiğince ifade etmeye çalıştım. Genel olarak kendini bilmek ve mutlu olmanın yolunu gösterebilecek, ipucu niteliğinde bir yazı. O zaman buyrun efenim sofraya, yemek hazır.


   Aslında gerçeklik nedir,nasıl bir şeydir,hiçbirimiz bunu bilemeyiz. Hatta duruma böyle bakarsak hiçbir şeyin doğruluğundan kesin olarak emin olamayız. Hepimizin her gün yaşadığı tecrübeler aslında birtakım görüntü ve sesin önceki tecrübelerimizle birleşip bir anlam oluşturmasıdır. Bu yüzdendir ki herkes her yerde aynı şeyi görüp tecrübe etse de bu tecrübenin niteliği her bir kişi için farklı olacaktır. Bu da geçmiş yıllardaki gerçeklik adı altında yaşadığımız birtakım yüzyüze geldiğimiz durumlardan dolayıdır. Bir kişinin yaşadığı gerçeklik diğer kişininkiyle örtüşmüyorsa ,tek bir doğrunun olduğunu reddetmemiz gerekir. Bu da aslında bir dünyanın içinde 7 milyar dünyanın olduğu ve bunun gittikçe arttığı anlamına gelir. Aynı yer,aynı zamanda farklı olabilir, farklılaşabilir, değişebilir. Bu benim, senin ve onun yorumuna bağlıdır. İstersek aslında yaşadığımız dünyayı da reddedebiliriz. İçinde milyonlarca kural ve tabularla yaşadığımız bu dünyada,bizim düşüncelerimizin toplamı ile bu kurallar bütünü, siyahla beyaz arasındaki uçurum kadar farksızdır.

   Bir insan hakiki mutluluğu yakalamak istiyorsa-ki hakikat herkese göre değişir- o kişi her türlü durumda kendine bir pay çıkaracak ,bundan faydalanacak imkanı kendisine sağlamalıdır.  Bu kişi mutluluğu insanda ararsa en büyük hatayı yapmış olur. Diğer insanlara sığınmamizin nedeni, kendi iç huzurumuzu bulamamamızdan kaynaklanan bir tür kaçıştır. Anlık zevkler, ego tatmini, insanların yorumlarina çok fazla değer biçmek, özgüvensizlik belirtisiyle beraber iç huzurun olmayışının da bir simgesidir. Bunlardan kurtulmanin bir yolu da ilk once ego duygumuzu bastırmak ve minimuma indirmektir. Ego diye bir şeyin yokluğundan söz edemeyiz, çünkü ego bizim bencil tarafımız, bizi biz yapan kısımlardan birisidir. Ego olmasaydı tek bir insan tipi doğabilirdi. Eger egodan kurtulup kişi kendi doğrularını değil, mantığının elverdiği doğruları ve aslinda olması gerekeni uygulamaya başlarsa ego kendiliginden azalacak, özgüven yükselmeye başlayacaktır. Özgüven yükselmeye başladığında her şey kendi kendine çözülmeye başlar. Kilit nokta bu duruma nasıl gelindiğidir. Bu insan hem içe dönerken hem de dışa dönmeye başlayacaktır. İçe dönmesinin nedeni kendini çözümleme çabasıdır. Dışa dönük olması ise özgüveninden kaynaklanan dünyada ne olup bittiği ile ilgilenme isteğidir. Aradaki fark sadece iç ile degil, artık dış ile ilgilenme isteği doğacak kadar kişinin kendine güven duygusu aşılamış olmasıdır. 

   Benmerkezcilikten kayan merkez artık sosyalliğe dogru yönelir. Ancak bu yolda çoğu kişi tarafından yapılan ve farkedilmeyen hatalar mevcuttur. Biri, bu yolda ilerlemeyi tamamladığını düşünen bireyin kendini rehavete teslim etmesidir. Bu kişi genel olarak yine sosyallik açısından çok fazla yol kat etmeye devam etse de, bazı olaylara sebep olan düşüncelerinin ne olduğunu asla analiz edemeyecektir. Eski düşünme yoğunluğu yoktur zira. Sonuçta ne kadar çalışırsak çalışalım, 1 ay hiç pratik yapmadığınızda bütün emek boşa bile gidebilir. Bu şekilde kendi hareketlerini çözememeye başlayan kişi istemsiz olarak kontrolü iyice bırakmayı tercih eder, olan olmuştur. Bu yüzden gerçek özgüven, kendini dış kabuk olan sahte özgüvene bırakır. Bunu yapmak kolay olandır, biraz bakarsanız göreceksiniz ki ülkemizin büyük bir çoğunluğu bu özgüven karmaşasını yaşadığından (ve bunun farkında olunmaz, olunsa bile kabul edilmez) dolayı genel olarak öfkeli olduğunu görürsünüz. İnsanların genel olarak sinirli, anlayışsız ve agresif olmasının arkasında bunun yattığını savunmaktayım. Siz de bu yazıyı okuyan ve önemseyen biri olarak sıkça yaptığınız ve sizi veya etrafınızı rahatsız eden şeylerin farkında olarak bunlar hakkında neler yapabileceğinizi gerek okuyarak gerek kendinize sorarak öğrenebilir ve ilerleme gösterebilirsiniz. Emin olun ki daha mutlu ve bir şeylerde daha aktif olacağınızı, odaklanma yetinizin arttığını göreceksiniz. Bu düşünme daha da sıklaşacak ve daha çok şey çözülmeye başlayacak. Birçoğu sizi rahatsız edecek, ancak canınızı sıkan şeylerle karşı karşıya gelmek sizi başlı başına bu dertten kaçmaktan daha iyi hissettirecektir. En azından sorunun ne olduğunu biliyorsunuz. Cevabı da eninde sonunda biraz emek sarfederseniz bulmakta gecikme olasılığınız sıfıra yakın. Gerçekten bir şeyleri içten istemek çok önemli. İçten gelen bir seçimin, bu seçimin ve seçimlerin getirdiği mutlu bir hayatın anahtarı. Kendinizle ilgili şeyleri kendinizin keşfetmesi kadar, veya insanın kendine yatırım yapması kadar tatmin veren bir hissin olmadığını bilmek gerekli.



Sevgilerimle. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder